Bir Kaç Anlamı?
Herkesin bir hikayesi vardır, peki ya benimki?
Bir sabah, Kayseri’nin serin havası yüzümü okşarken, yatağımın ucunda bir kağıt parçası dikkatimi çekti. El yazımla yazılmış birkaç cümle, defterimden düşen bir parça gibi… “Bir kaç anlamı?” diye başlıyordu. Okudum, tekrar okudum, ama hiçbir şey anlamadım. Nereden geldiğini, kim yazdığını bilmiyorum.
Bazen bir şeyin tam ortasında olursunuz ve anlamını bulmaya çalışırken, kaybolduğunuzu hissedersiniz. Ama yine de durup, etrafınızdaki her şeye bakarak bir cevap ararsınız. Belki de hayatımın bir dönüm noktasıydı o kağıt parçası. Bir anda her şeyin anlamı sorgulanmaya başlanır. “Bir kaç anlamı?” sorusu da bir yansıma gibi, içimde yankılandı.
Hayal Kırıklığı: Her şeyin Kaybolduğu An
O gün gerçekten çok garipti. Sabaha kadar uyuyamamıştım, bu yüzden kahvemi yudumlarken bir yandan aklımda binlerce düşünce vardı. Aslında hayatımda pek çok şey yolunda gitmiyordu. Bir ilişkinin sonlanması, arkadaşlıkların bitmesi, belki de sadece büyümek. Her şeyin öyle hızlıca değişmesi ve bir anda kendimi yalnız hissetmem, beni gerçekten sarmıştı.
Bundan önce hayatımda hiç bu kadar kaybolmuş hissetmemiştim. Birkaç hafta önce ne kadar heyecanlıydım, ne kadar umutluydum, değil mi? Ama o heyecanlar da birer hayal kırıklığına dönüştü. Bazen birine inanmak ne kadar kolayken, bazen de ona sırtını dönmek o kadar zor oluyor. Birkaç anlamı, her şeyin farklı yönlerine bakınca, insanın içinde kaybolduğu o anları hatırlatıyor. İçimdeki boşluk, bir yerlerde eksik olan bir şey vardı ve ben onu bulmaya çalışıyordum.
Bir Kaç Anlamı: Bazen Anlatamadıklarım
O sabah yazdığım “Bir kaç anlamı?” cümlesinin anlamını bulmaya çalışırken, hayatımda kaybolan şeyleri fark ettim. Belki de kaybolan bir anlam değil, sadece bu kadar fazla anlam arasında kaybolan ben olabilirim. Anlatmak istediklerimi doğru şekilde dile getirememek, insanı bambaşka bir yere götürüyor.
Bir kaç anlamı vardı aslında o günlerde. Hissettiğim bu boşluk, birilerini kırmamak için sürekli gülümsediğim o maskenin arkasında biriken duygularımdı. İçimde biriktirdiğim hayal kırıklıkları ve anlatamadıklarım, bir bir yüzeye çıkıyordu. Yalnızca dışarıdan bakıldığında, her şey yolunda gibi görünüyordu. Ama içimde kaybolan anlamlar vardı. Birini kırmamak için hep susmak zorunda olmak, bazen en büyük hayal kırıklığıydı.
Umut: Kendimi Yeniden Bulduğum O An
O kağıt parçası, sanki bir uyanıştı. Hayatımda o kadar çok şey kaybolmuştu ki, belki de yeniden başlamak için bir adım atmak gerekiyordu. O “Bir kaç anlamı?” sorusu, aslında her şeyin bir anlamı olduğunu hatırlattı bana.
Kayseri’nin sokaklarında yürürken, biraz daha dikkatle etrafıma bakmaya başladım. O an, küçücük bir çiçeğin açışını görmek, güneşin biraz daha parlak olduğunu hissetmek… İnsanın içinde kaybolduğu anlar var. Ama bir şeyler fark ettiğinde, anlamını bulmaya başladığında, kaybolmak değil, bulmak gerekiyor.
İçimde biriken o kaybolan anlamlar, birer umut ışığına dönüşmeye başladı. Biraz da olsa kendimi yeniden bulmak, her şeye anlam katmak, artık sadece bir hedef değil, bir yaşam tarzı haline gelmişti.
Bir kaç anlamı vardı işte, ve artık her biri yerli yerine oturuyordu. Hayal kırıklığı, heyecan, belirsizlik… hepsi bir arada ama sonunda hayatın kendisiymiş gibi görünüyordu.