Makul Olan Nedir? Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adaletin Dinamiklerinde Düşünmek
Toplumsal adalet savunucusu olarak, her gün karşılaştığım en önemli sorulardan biri şudur: “Makulle neyi kast ediyoruz?” Bu soruyu soranlar genellikle, dünyamızın gidişatındaki adaletsizliklere ve eşitsizliklere tanık olmuş insanlardır. Bu yazı, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet dinamikleri üzerinden bu soruya bir yanıt arayacak ve bizi kendi pozisyonumuzu sorgulamaya davet edecektir.
Makullük: Toplumun Sesini Yansıtmak
“Makul olmak” çoğu zaman toplumun belirlediği normlara uygun hareket etmekle ilişkilendirilir. Ancak bu normlar, toplumsal cinsiyet, ırk, sınıf ve diğer sosyal kategorilerle şekillenir ve her birey için farklı anlamlar taşıyabilir. İstanbul’da yaşayan bir STK çalışanı ve toplumsal adalet savunucusu olarak, her gün bu normlarla savaşan bireylerle yakın temas içindeyim. Bu deneyimler, makul olmanın yalnızca egemen düşünceye uyum sağlamakla ilgili olmadığını, aynı zamanda farklı kimlikleri ve sesleri kabul etmekle alakalı olduğunu gösteriyor.
Bireysel ve toplumsal düzeyde, makul olmanın ne demek olduğunu yeniden tanımlamak, bu farklılıkları kabul etmekten geçer. Her birey, kendisini en “makul” hissettiği şekilde var olabilmeli, kendini ifade edebilmeli ve kimliğini özgürce keşfedebilmelidir. Bu, toplumsal cinsiyet kimliği, ırk, etnik köken, engellilik durumu gibi pek çok faktörü içinde barındıran bir çeşitliliktir. Ancak biz, sıklıkla bu çeşitliliği göz ardı ederiz, çünkü farklı olanı “makul” kabul etmemek, toplumsal yapılar içinde daha rahat bir şekilde hareket etmemizi sağlar.
Stratejik ve Empatik Perspektiflerle Makul Olmak
Makullüğü sadece normlara ve stratejik yapılara dayanarak tanımlamak, elbette birçok durumda pratik bir yaklaşım olabilir. Ancak toplumsal adalet savunuculuğunda bu stratejik bakış açısının da ötesine geçmemiz gerektiğini düşünüyorum. Stratejik yaklaşım, daha çok problemlerin çözülmesi ve belirli hedeflere ulaşılması açısından anlam taşır. Ancak, bu bakış açısı, toplumsal değişim için çok sınırlı kalabilir.
Empatik bir bakış açısı, bu noktada çok daha güçlü bir araçtır. Toplumsal adalet savunuculuğu, başkalarının acılarına duyarlı olmakla ilgilidir. Kendini bir başkasının yerine koymak, başka birinin yaşadığı zorlukları hissetmek, o kişinin yaşamına saygı duymak, ancak o zaman gerçek anlamda “makul” olabiliyoruz. Örneğin, toplumsal cinsiyet eşitliği adına bir adım atarken, her bireyin ihtiyaçları farklı olabilir. Kimi kadınlar, kimi LGBTQ+ bireyler ve kimi engelli insanlar, aynı eşitlik ve özgürlük haklarına sahip olsalar da, bu hakları elde etme yolları farklıdır.
Toplumsal Cinsiyet ve Çeşitlilik Perspektifinden Makul Olmak
İstanbul gibi büyük bir şehirde, toplumsal cinsiyet rollerine dayalı normlar sıkça karşımıza çıkıyor. Birçok kişinin “makul” olarak gördüğü şey, geleneksel cinsiyet rollerine dayalıdır. Kadınlar, annelik ve ev işlerinin sorumluluğuna sahip olmalı, erkekler ise dış dünyada güçlü ve lider figürler olmalıdır. Ancak bu varsayımlar, giderek daha fazla sorgulanıyor.
Çeşitliliğin sadece cinsiyetle sınırlı olmadığını kabul etmeliyiz. Farklı ırkları, inançları ve kimlikleri olan bireyler de bu çerçevede kendilerini “makul” olarak ifade etme hakkına sahiptir. Örneğin, bir LGBTQ+ bireyinin yaşadığı toplumsal baskılar, heteroseksüel bir bireyin karşılaşmadığı sorunlardır. Bu yüzden, toplumsal cinsiyet eşitliği ve çeşitlilik anlayışında “makul” olanı tanımlarken, herkesin yaşam deneyimlerini ve haklarını göz önünde bulundurmalıyız.
Deneyimlerimden Çıkarımlar
Kendi saha deneyimlerim, bu meseleleri çok daha derinlemesine anlamamı sağladı. STK çalışmalarında yer alırken, toplumsal cinsiyet eşitliği ve çeşitlilik adına çeşitli projelerde yer aldım. Farklı topluluklarla çalışırken, herkesin “makul” olma anlayışının farklı olduğunu gözlemledim. Bir topluluk için “makul” olan bir çözüm, başka bir topluluk için yetersiz kalabiliyor. Bu yüzden, “makul olmak” sadece bir normun ya da kuralın ötesinde, her bireyin kendi kimliğiyle, kendi değerleriyle var olduğu bir alan yaratmaktır.
Makullüğü Yeniden Tanımlamak
Sonuç olarak, makul olma anlayışını yeniden şekillendirmek ve toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet perspektifleriyle ele almak önemlidir. Bu sadece kurallara uymak değil, farklı bakış açılarına ve yaşam biçimlerine saygı duymaktır. Bu yazı, toplumsal cinsiyet ve çeşitlilik gibi kritik konularda hepimizi düşündürmeyi ve daha kapsayıcı bir dünyada birlikte var olmayı amaçlamaktadır.
Sizce, “makul olmak” ne demek? Herkesin kendini ifade etmesine olanak tanıyan bir toplumda, hepimiz nasıl daha “makul” olabiliriz? Kendi deneyimlerinizi ve perspektiflerinizi bizimle paylaşın.